1-Günümüz dünyasında küreselleşme ile yönetim, pazarlama ve strateji kavramlarını yorumlar mısınız?
Küreselleşmenin vazgeçilmez bir araştırma ve tartışma konusu olarak evrildiği günümüz dünyasında bilgi ve iletişim teknolojileri ve yöntemleri hızla değişmekte ve iletişim alanında büyük çapta dönüşümü ortaya çıkarmaktadır. Küreselleşmenin farklı boyutlarındaki etkileri her anlamda, işletmenin ve yönetimin tüm işlevlerinin yeniden yazılması gereksinimini doğurmaktadır. Küreselleşme ve farklı boyutları tanımlanarak, bu çerçevede küreselleşmenin bilgi ve iletişim teknolojileri ve yöntemleri ile ilgili kavramsal çerçevesi ve tüm yönetim ve pazarlama çalışmalarında “sen” mesajı içeren iletilerin çözümlemesi ve “senizm” düşüncesi çerçevesinde yorumlanması yaşamsal öneme sahiptir. Bu bağlamda, günümüz dünyası “senizm” kavramı çerçevesinde yorumlayarak, gelecek dönemde yaşanacak değişim ve dönüşümü öngörebilmek amacıyla analiz edilmelidir. Veri tabanı yönetimi uygulamaları ile kişiye özel pazarlama çözümleri öne çıkıyor. Aynı zamanda tüketicinin birey olarak “göreli önemi artıyor”. Bu bağlamda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişim, insanlar arasındaki uzaklıkları ortadan kaldırarak etkileşimli iletişim kurabilmelerine imkan sağlayan altyapıyı oluşturmuştur. Herhangi bir bireyin yazılı ya da görsel mesajı anında tüm dünya tarafından görülebilen ve yorumlanabilen ve hatta paylaşılabilen bir özellik kazanmıştır. Hedef kitle kavramının yerini “hedef birey” almaya başlıyor. Kişselleştirilmiş ürünlerle ya da hizmetlerle kişiye özel stratejiler içeren mesajlar ve çözümler kurumsal firmalar tarafından sunulmaya başlandı. Tüketim kültürü; talebin üzerinde miktarlarda üretilen ve arz edilen ürünler nedeniyle insanların tüketim eylemini olması gerektiği/düşündüğü/istediği/planladığı sıklıktan daha sık ve yoğun biçimde yaşama geçirmesi gereksinimini doğurur. Ürün ya da hizmetlerin işlevsel faydalarının yanında duygusal fayda seviyesinin de değerlendirilmesi ve duygusal tatminin göz ardı edilmemesi gereken bir döneme girmiş bulunmaktayız. Bu noktada insan isteklerinin ihtiyaçlaştırılması odaklı pazarlama stratejileri, reklamlarda “sen” dili ve aşk olgusunun sıklıkla kullanımı, tüketicinin önemsenmesi ve özel olduğu mesajının sürekli verilmesi gibi biçimlerde yansıyan bu dönüşüm bireyi “göreli önem sahibi” olmak gibi bir değer atfedilme sürecinin içine çekmektedir. Abraham Maslow’un gereksinimler hiyerarşisinde ait olma/sevgi gereksini yanında en üst basamak olan kendini gerçekleştirme gereksinimini de sen dili içeren iletiler kullanarak tatmin etmeye çalışılmaktadır.
2- Yeni Dünya Düzeni bu sürecin hangi aşamalarında değerlendirilebilir?
Dünyanın gelişmiş ülkeleri ekonomik, sosyal hatta kültürel politikalarını “Yeni Dünya Düzeni” çizgisinde değiştirdiği şu yıllarda, önemle izlenmesi ve analiz edilmesi gereken dengeler ve kutuplar, küresel platformda belirginleşiyor. Küresel dengeler, gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ülkelerle olan ekonomik ilişkilerinde ortaya çıkıyor; başka bir deyişle; ekonomik yapısı güçlü olan ülke, sömürdüğü ülkelere ekonomik silahlarla tehditler savuruyor, uzun vadeli planlarını bu doğrultuda oluşturuyor. Yakın geçmişte silah yani askeri güç ile kurulan uluslararası dengeler bugün bilgi teknolojilerine sahip olmak, kullanmak ve yeni gelişmelere öncülük edebilmek gibi ekonomik güçlülük ile doğrudan bağlantılı unsurlarla kuruluyor. Ekonomik açıdan güçlü ülkeler bu yeniliklere öncülük ediyor ve bu teknolojileri kullanıyor, bu sayede yeni pazarlar elde edebiliyor ve daha da güçlenmesini garanti altına alıyor; başka bir deyişle geleceğini bu araçlarla planlıyor.
3- Gelecek dönem için bu gelişmeleri nasıl öngörüyorsunuz?
Önümüzdeki yıllarda küreselleşen sömürü; küresel tahribatlar ve küresel tepkiler doğuracaktır. Bunu başlıca sebebi dünya ülkeleri arasında oluşacak olan kutuplardır. Başta A.B.D. gibi güçlü bir dünya ülkesi, arkasından Avrupa ülkeleri ve Çin, Hindistan gibi yeni üretici ve tüketici pazarları, daha sonra gelişmekte olan olarak tabir edilen ve pazarından ihtiyaç olduğunda faydalanılan denge ülkelerinin ortaya çıkardığı dünya ekonomisi. Ekonomik gelişmelerini sürdürebilmeleri koşuluyla; başka bir deyişle ucuz üretim maliyetleri ve dünya pazarında etkin dağıtım ve satış ile;, örneğin Çin Halk Cumhuriyeti; bu denge ülkeleri de güçlü bir kutup olabilir sonrasında gelen ise 3. Dünya ülkeleri. Bu kutuplara tehlikeli silahları olan ve dünyaya mantıksız şekilde kafa tutan bir veya iki ülke de ayrı kutuplar olarak eklenebilir. Bu bağlamda üretim, bilgi, iletişim teknik ve teknolojileri de bireyin göreli önemini arttırabilir ve bireysel tepki, tutum ve davranışların da dünya çapında etkilerinin bu küresel dönüşüm döneminde etkilerini öne çıkarabilir. Başta psikoloji, psikiyatri ve sosyoloji alanı olmak üzere, sosyal bilimler alanında birçok sorunsal ve kuram, bireyin üretim ve tüketim süreçlerindeki rol, sorumluluk ve davranışlarını çözümlemek ve bireyi yeniden dünyanın en yeni ve normal değişkeni olarak ele almak durumunda kalabilecektir.
4- Bu çerçevede Senizm’i tanımlar mısınız?
Bu çerçevede senizm bireyin arayışını simgeleyen ve bireyi yine yeniden çözümleyerek bu süreçte fütüristik bir yaklaşım ortaya koymayı hedefleyen bir kuram niteliğini taşımaktadır. İnsanı içinde yaşattığı “sen” ile tanımlar. Bireyin kendisini, diğer bireyleri, yakın çevresini, doğayı, yaşamı ve bir bütün olarak evreni incelemesini, anlamlandırmasını ve bunu içindeki ”sen”i keşfederek tanımlamasını ifade etmektedir. Bireysel temelde oluşan ve oluşacak istemler, globalizasyon karşıtı fikirlerin meşrulaşması ve tüm dünya insanları için, şu an olduğundan fazla, ortak değer, fikir ve hedeflerde buluştuğunda; ki bu temel “senizm”dir; daha anlamlı, eşit ve mutlu bir dünya için harekete geçeceklerdir. “senizm”i anlamak ve anlatmak, sen’i anlamak ve anlatmaktır aslında. Marka bağlılığı ve bağımlılığı, örgütsel bağlılık ve güven, duygularla yönetim, duygusal fayda, personalised marketing strategies, duygusal pazarlama, kişiye özel müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) çözümleri, algı yönetimi… ve benzeri tüm duygusal etki-tepki sürecini kapsamayı hedefleyen kuram ve uygulamalar bireyin duyguları, farkındalığı ve kendini gerçekleştirmesi sürecini çözümlerken ekonomik, sosyal ve duygusal değişkenlerin incelenmesini gerektirmektedir. Bu çözümleme “senizm” olgusu kapsamında yapılması durumunda, bireyi ve bireyin hem rasyonel hem de duygusal kabul edilen tutum, algı davranış ve tepkilerini değerlendirmeyi ve bu süreci “senizm” kavramı bağlamında tanımlamayı sağlamaktadır. Bu noktada “senizm” bireyin hayatı ve bağlı olan tüm değişkenleri anlamlandırma sürecinde kendini gerçekleştirmesi ve duygusal dünyasının gerçek ve akıl dünyası ile yani rasyonalite ile doğrudan ilişkisini çözümleme kuramıdır.